2.01.2012

TÜRK KAHVEMİ İÇİYORUM


                      
Atalarımız boşuna söylememiş bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır diye.
Günün her saatinde içilebilen Türk kahvesinin kahvaltıdan sonra keyfi bir başka oluyor. Benim için Türk kahvesi, kahve içen kişiler arasında pozitif bir enerji yayıyor ve bir çeşit sohbet köprüsü kuruyor.
Kahvenin kültürümüzde ki yeri hep baş köşededir. Öncelikle misafirimize kahveniz nasıl olsun diye sorarız. Kimimiz acı kahve içmeyi, kimimiz yanında çikolata yemeyi, kimimiz de üstüne içtiği bir bardak suyla bir fincan kahvenin hatırını unutuverir.
Son yıllarda pişirmeye üşendiğimiz ya da alaturka gördüğümüz Türk kahvesini, expressolarla macchiatolarla aldatmış sayılmaz mıyız?
Kahvenin tarihine bakılınca; Habeşistan'ın Kaffa yöresinde ilk defa bulunmuş 14. yüzyıldan sonra değeri bilinmeye başlamış. Hatta ilk zamanlarda keyif vermesinden dolayı içki ile eş değer tutulmuş. Kahve ağacının çekirdeklerinin öğütülmesiyle oluşan karışım sütle ve ya suyla içilirmiş.
Dünyada petrolden sonra ticareti en fazla yapılan ürünmüş.
          ''Kahve Yemen den gelir yolu Irak, 5 lira yetmedi 5 daha bırak''                                                              Bunu gören adam sinirlenir ve cevap yazar; 
          '' Kahve Yemen den gelir yolu sapa, 5 lira yetmediyse, dükkanı kapa.''                                                                                                                                                                                                                                                       
Peki ya Türk kahvesinin bu kadar bilinmesinin sebebi nedir diye düşününce aklımıza ilk olarak Kuru kahveci Mehmet Efendi' nin 1871 yılında kahveyi Türkiye ye getirdiği geliyor. Bir rivayete göre;  Osmanlı II. Viyana kuşatmasında sefere erzaklarla giderken orduları ayakta tutmak için yanında çuvallar dolusu kahve götürüyor. Kuşatma çok uzun sürdüğü için ordu bitap düşüyor, geri çekilme kararı alıyor. Geri çekilirken fazla çuvalları bırakıyor. Kuşatma bitince, kaleden çıkan halk Osmanlı depolarında kahveyi buluyor ve Avrupa böylece kahve çekirdekleri ile tanışmış ,oluyor.
 Geleneksel kahve kültürümüze, değerlerimize sahip çıkmak adına Türk kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği, Türk kahvesinin önemini korumaya yönelik çalışmalar yapmaya başladı bile. Türkiye'nin ünlü modacılarından Atıl Kutoğlu, Selçuklu motiflerinden esinlenerek turkuvaz ve mor olarak iki farklı renkte kahve fincanı TKKAD 'a destek olmak için tasarlarken elde edilen gelirin derneğin tanıtım çalışmalarında kullanılacak.
  Ve biz gençler olarak sıcak suyla iki dakikada hazırlanabilen karışım kahveleri raflara kaldırıp, sağlık açısından daha yararlı olan Türk kahvesi kültürümüze sahip çıkalım derim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder