8.27.2012

Privét Mockba

                           
         Bayram tatilleri kısa ve birlikte geçirilen günler olduğu için yan gelip yatmak yerine yeni yerler keşfedilmeli. Ne yazık ki;eski bayramlarda olduğu gibi yeni giysiler alınıp, bayram sabahı büyüklerin elini öpmek - harçlık toplamak şimdilerde modası geçmiş görülüyor ya, bizde ne zamandır merak ettiğimiz Rusya yollarında bulduk kendimizi.
           Uçağımız sabah olduğu için, öğlen 2 gibi Moskova daydık. Holiday Inn Otelinde kalmayı şehir merkezinde olduğu için tercih ettik. Akşam üzeri diyemeyeceğim çünkü hava 10 gibi kararıyor ve gece yarısı 3 te aydınlanmaya  başlıyor- neyse çıkalım bir etrafı görelim hemde karnımızı doyuralım dedik. Yol üzerindeki hoş kokulu olmayan  dönercilere mi girsek kebapçılara mı derken yolda bizi Kurtlar Vadisi Pusu dizisinden fırlamış üç silahşör durdurdu. Sanırım karnımızın aç olduğu ve turist olduğumuz ay ışığı gibi ortadaydı. İşte Türk olduğumuzu, gezmeye geldiğimizi falan yarı İngilizce yarı Tarzanca anlatmaya çalıştık, beni takip edin dedi sanırım diye takıldık adamın peşinde. Türk biriyle bizi tanıştıracağını söyledi. Girdiğimiz kapının üzerindeki resimlerden belli ki bi restorana giriyorduk lakin kapı açıldığında bizi Tokyo Yarışı filmini izlediyseniz, öyle insanlar karşıladı.
Kara yağız bir delikanlı sağ olsun bize Moskova hakkında bütün bildiklerini biz pizzamızı yerken anlatmaya başladı.

ST. NİCOLAS  KATEDRALİ
     Aslında Moskova ya gelmenin çılgınlık olduğunu, burada her sokak başında sivil polislerin ya da mafyadan adamların durduğunu, bir Rus la tartışmanın bize pahalıya patlayacağını, kafamıza sıksalar bile kimsenin umursamayacağını bize söylerken içimde fırtınalar kopmadı değil hani. Zaten nüfusu 300 milyon  olan ülkede değil turist, kimse birbirini istemezmiş. Ülkede her hangi bir gıda üretimi olmadığından yiyecek-içecek oldukça pahalıymış. Hatta bir kaşık baharat 1 dolardan satılırmış. Rusya devleti halkına yaşamak için yeterli miktarda destek çıktığı için, çalışan kesim ya Azeri, ya da Kafkas halkından oluşurmuş. Rusya halkı çalışmayı hiç sevmez yer içer yatarmış. Hatta erkek nüfusun yaklaşık % 50 si gece gündüz alkol aldığı için uyurmuş, % 25 i erkeklere beraber olup geri kalan kısmı da altın değerinde görülüp 5 kadınla birlikte olabilme hakkına bile sahipmiş. Kadın egemen bir toplummuş yani kadına el kaldırmak şöyle dursun, evde kadın milletinin sözü geçerliymiş.
   Kadın Kadın illede kadın demişler. Şehrin belirli yerlerinde aynı mimariyle yapılandırılan gerek otel, iş merkezi, gerekse üniversite binalarından oluşan kentin karakteristik yapısını, birbirlerine olan benzerliklerinden ötürü oluşturan binalara 7 KIZ KARDEŞ denilirmiş.
        Rusya Hükümeti kurulurken halkına siz rahat buyururun, doğal gaz ve silah satışından elde edilen gelir torununuza bile yetecektir diye buyurmuş. Gördüğümüz bu alışveriş merkezi devlete ait yine şehrin merkezinde ki  tüm topraklar devletinmiş. Devlet vergi almaz ama haraç kesebilirmiş. Hal böyle iken irili ufaklı mafyalar şehirde kök salmış. Yaşamak için öldürmek tek gayeleri olmuş. Bir restoran kirası 150.000 doları bulurmuş.

Durgun Nehir kenarından Kızıl Meydan
                Efendime söylim Putin  mühim meseleleri bu binada görüşürmüş. Şehrin ortasından geçen nehir 80 kilometre uzunluğunda imiş.
KIZIL MEYDANA GİRİŞ
                Kızıl Surlarıyla Orta Çağdan kalan kalma Kremlin Sarayı, Moskova nın eski yerleşim alanı. Tarihi yaşatan yapısıyla günümüzde bile herkesi kendine çekiyor. Bu kapı Ortodokslar için önemli bir giriş teşkil ediyor. Çarlık döneminde Papazlar şehre girmeden önce dua ederlermiş.
NEDEN KIZIL MEYDAN?
                  Böylesine gri soluk bir şehirde neden kırmızı kiremit rengi meydan olduğunu sorduğumda; nedenini Çarlık döneminde kırmızı güzellikle temsil ediliyormuş. Kadınların yüzünde ki allık güzelliğe işaret edermiş. Diğer bir rivayete göre de   çok kan döküldüğü için adı Kızıl Meydan olarak kalmış.

Kızıl Meydan da yerel kostümlü insanlarla para karşılığında fotoğraf çektirebilirsiniz.
PUTİN GÖRMEDEN GİTMEK OLMAZDI
PUŞKİN MÜZESİ ÖNÜNDE
CADDE ÜZERİNDE Kİ ÇİÇEK SANATLARI ÇOK GÜZELDİ
                                   
                                               KREMLİN SARAYI


                                            MAKSİM GORKY PARK

  ZAFER ANITI

NEHRİN KENARINDAKİ BİNALAR GECE IŞIKLANDIRILMIŞ

DELİ PETRO
                          I. Rus Çarı Deli Petro heykeli şehrin ortasında nehrin içinde duruyor. 
  Elinde bulunan reformlar çılgınca bulunduğu için lakabı Deli olarak kalıyor.
  Rusya nın en unutulmaz Çar'ı, dünyanın en güçlü ordusunu kurmak için uğraşmış. 
  Bir 10 katlı bina yüksekliğinde duruyor.




                               
                                      NAZIM HİKMET & SEVGİLİSİ VERA
UNESCO tarafından dünya mirası listesine alınmış bu mezarlıkta bir çok ünlü yazarın, devlet başkanlarının mezarı bulunuyor. ( çok resim var ama ancak Nazım' ımımı koyabildim)

                              II. Dünya Savaşı' nda önemli bir komutan UZUN KOLLU YURİ
       
            Amanda metro canım metro- gerçekten her durağı bir müze niteliğinde
            Her gün 10 milyon yolcu taşıyor. 4 katlı olanı bile var...



                                 Rusya da evlilikler her ne kadar uzun sürmese de hevesli pek bi çift gördüm.


         Gelin&Damat düğün salonu kiralamaktan ziyade en sevdiği eşini dostunu limuzine doldurup felekten bir gezi düzenlerlermiş.


    P.S. : Gezi ile detaylı bilgi almak isterseniz irtibata geçin. Resim çalmak isterseniz lütfen haber edin

8.04.2012

İyi ki Doğdun Ay Gız..


                Babamın yaaa   İrem Hanım kocaman kız oldun, çeyrek asrı devirdin ve biz buna şahitlik ettik dediğini duyar gibiyim.

                  Eski resimlere bakmayı sevmem ben. Ne biliyim o günü düşlersin, ne yaşadığın aklına gelir.
Bu resim bana  anneannemden hediye geldi. Resme ilk baktığımda  dedemle dayımda bir değişiklik olmadığını  fark ettim. Duruşları- oturuşları hep aynıydı ama ben de ki değişim gözle görünürdü.
                  Karşılaşacağım  hinliklerden habersiz nasılda avazım çıktığı kadar üflemeye kalkmışım. O tombik-saf kız artık yok.
                 
                  Resme baktıkça, tanrının beni o ana geri döndürmesini istedim yani başa sarmayı. Yaşadığın bir önceki günün tekrarı olsa keşke. Bu günün gözüyle dünü yine yaşasan, değiştirebileceğin şeyleri yine yaşasan. Olmuyor işte. Güzel anların hayali kalıyor. Kötü anların nefreti.
                 Pastada ki mum gittikçe küçüldü- sayısı arttı- benim nefesim azaldı. Büyüdükçe kelimeleri yutar oldum. Yıllar geçtikçe yollarımızı ayırdığımız insanlar, bende kaldılar.